İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’nde AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması masaya yatırıldı

İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe, AB’nin Türkiye’nin ihracatındaki payının yaklaşık yüzde 40 olduğunu belirterek, “Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) ülkemiz açısından kritik bir süreç olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.” dedi.

İstanbul Sanayi Odası’ndan (İSO) yapılan açıklamaya göre, İSO Yeşil Gündem Sohbetlerinin 11’incisi, “İklimin Değiştirdiği Üretim ve Ticaretin Gündemi: AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” başlıklı panel ile gerçekleşti.

İklim değişikliği ile mücadele doğrultusunda yeniden şekillenen üretim ve ticaret ekosisteminin ilgili taraflarca ele alındığı etkinlikte, Avrupa Birliği (AB) Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ve geçiş dönemi uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar paylaşıldı.

Türkiye’nin iklim hedefi, iklim değişikliği azaltım, uyum politikaları, planları ve sektörel dekarbonizasyon yol haritası çalışmalarına yönelik değerlendirmelerin yapıldığı etkinliğin açılış konuşması İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe tarafından gerçekleştirildi.

“Yeşil dönüşüm, tüm sektörleri zincirleme olarak etkiliyor”

Açıklamada paneldeki konuşmasına yer verilen Tepe, iklim değişikliğinin etkisi ile Türkiye’de ve dünyada aşırı hava olayları, orman yangınları gibi felaketlerle sıklıkla karşı karşıya kalındığını belirtti.

Bu gelişmelerin ekonomi, toplum ve doğanın birbirine bağlı olduğunu gösterdiğini ve iklim değişikliği ile mücadele için her alandaki alışkanlıkların sürdürülebilirlik yaklaşımına uygun olarak değişmesini gerektirdiğini belirten Tepe, “Çağımızın üretim ve tüketim anlayışını belirleyen yeşil dönüşüm, hizmetten eğitime, sağlıktan sanayi üretimine kadar tüm sektörleri zincirleme olarak etkiliyor. Bu kapsamda özellikle sanayi açısından ürün, ham madde ve teknoloji seçimlerinde kapsamlı bir dönüşümün ön plana çıktığı yeni bir düzen kuruluyor. Bu doğrultuda teknoloji odaklı üretimin önemi artarken küresel anlamda rekabetçi olabilmek için sanayinin daha yeşil, daha döngüsel ve daha dijital olması bir gereklilik halini alıyor.” ifadelerini kullandı.

“Sanayiciler olarak yeşil dönüşüm sürecindeki sorumluluklarımızın farkındayız”

Yeşil dönüşümü temel alan bu yeni düzende Türkiye’nin sanayisini yakından ilgilendiren ve izlenmesi gereken gelişmelerin başında Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın (AYM) geldiğini kaydeden Tepe, şu ifadeleri kullandı:

“Avrupa Birliği sanayiden ulaştırmaya, enerjiden tarıma kadar birçok boyutta stratejik düzenlemeyi içeren AYM ile yeşil dönüşümü bütüncül bir bakış açısı ile ele alıyor. Bu kapsamda gündeme gelen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) ise AB ile ticaret ilişkisi olan ülkelerdeki üreticiler üzerinde doğrudan etkileri olacağı ön görülüyor. Ağustos ayında yaşanan en önemli gelişmelerden biri de 1 Ekim 2023 itibarıyla demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen sektörleri ile başlayacak olan SKDM geçiş dönemine ilişkin raporlama yükümlülükleri hakkında Uygulama Tüzüğü’nün yayımlanması oldu.

SKDM’nin, küresel ticaret ve üretim dinamiklerini değiştirmesi ve tüm sektörler üzerinde önemli etkiler yaratması bekleniyor. AB’nin ihracatımızdaki payının yaklaşık yüzde 40 olduğunu dikkate aldığımızda SKDM’nin ülkemiz açısından kritik bir süreç olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum. Bu nedenle geçiş dönemine hazırlık için gerekli adımların atılması ve 2025 sonuna kadar devam edecek geçiş dönemindeki her gelişmenin yakından izlenmesi önemlidir. Sanayiciler olarak yeşil dönüşüm sürecindeki sorumluluklarımızın farkındayız ve bu konuda öncü olmak için çalışmalar gerçekleştiriyoruz.”

“Sınırda karbon düzenlemesi ETS’nin bir yansıması”

“İSO Yeşil Gündem Sohbetleri” kapsamında düzenlenen panelin moderatörlüğünü ESCARUS Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak üstlendi. Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, paneldeki konuşmasında SKDM’den önce Avrupa Birliği’nin uyguladığı Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) çok iyi anlaşılması gerektiğine dikkati çekerek, “Çünkü sınırda karbon düzenlemesi ETS’nin bir yansıması. Türkiye’nin de Avrupa ile olan ihracatının 13,1 milyar doları bahse konu SKDM kapsamındaki sektörlerden geliyor. Bununla birlikte uzun vadede SKDM ile amaçlanan uluslararası ticarette sürdürülebilirliği merkeze koyan bir sistemin tasarlanmasıdır.” açıklamasında bulundu.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ali Murat Sürekli de Türkiye’nin en büyük dış ticaret partnerinin oyunun kurallarını yeniden kurguladığını aktararak, “AB’nin en büyük ihracat partnerimiz olduğu dikkate alındığında bizim bu sürece her alanda zaman kaybetmeden adapte olmamız gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği Üst Yöneticisi (CEO) Volkan Bozay ise şu anda Türkiye’de yaklaşık 56 tane entegre çimento fabrikası, 21 tane öğütme tesisi ve 120 milyon tonluk da çimento kurulu kapasitesi olduğunu ifade ederek, “Çimento stratejik bir ürün. SKDM’yi de bir dönüşüm olarak değerlendiriyoruz. Biz bu dönüşümü yapmak zorundayız. Bu dönüşümü tüm sektörlerin yapması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

“İlk başta yapılması gerekenler enerji verimliliklerinin artırılması ve atık ısıların kazanımı”

Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği (TALSAD) Genel Sekreter Yardımcısı Duygu Saymen Gazeteci, SKDM için farkındalık yaratmanın çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Özellikle KOBİ’lere SKDM uygulamasının çok iyi anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Yaşadıkları zorluklar sebebiyle KOBİ’ler yeşil dönüşüme odaklanmayı erteleyebiliyor. Bu kapsamda tüm sektörlerde farkındalık oluşması için çalışmalarımızı artırmalıyız.” uyarısında bulundu.

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Teknik İşler Direktörü Hasan Akbulut da Avrupa Birliği’ndeki çelik üreticilerinin önemli destekler aldığını kaydederek, şunları kaydetti:

“Bu destekler değişim ve dönüşüm için sağlandı. Biz SKDM’ye ilişkin risklerin farkındayız ve üreticilerimiz bir şeyler yapılması gerektiğini de gayet net bir şekilde görüyor. Bunun için ilk başta yapılması gerekenler de enerji verimliliklerinin artırılması ve atık ısıların kazanımı. Bu konularda da hızlı bir aksiyon başladı ve devam ediyor.”